Yatmadan saatler öncesinden meyve yiyemez, bir şey içemezdim ama sonuç yine aynı olurdu. Uyandığımda bel altımda bir ağırlık, yatak ıslak. Her gün o çarşaflar yıkanır, pijamalar makinaya atılır. Hele ki başka bir evde yatıya kalacaksam, kocaman çöp poşetlerini kesip altıma sererlerdi. Dönmeden uyumaya çalışırdım çünkü çok dönersem o poşet yere düşerdi ve ben yine yattığım yere kaçırıverirdim.
Eğer kaldığım evde benim yaşıtımdan birisi varsa onunla aynı yatakta asla yatamazdım, onun yanında bu konu açılmazdı. Sadece çok yakın bir arkadaşım bilirdi bunu, o da kimseye söylemezdi. Yaptığımdan çok utanırdım o psikoloji ile duşa girip okula giderdim. Annem bir kere bile olsun söylenmedi, azarlamadı, bağırmadı. Babamdan hep gizlemeye çalışırdım. Onun yüzünden bozulan psikolojim yüzünden işediğimi bilsin istemezdim. Onu bu şekilde mutlu etmek istemezdim açıkçası... Ama o da biliyordu.
Bunları yazarken bile ağlamam babama olan nefretimdir. Evde olan şiddet, annemin ve ablamın ağır şekilde dayak yemesi ve küçük olduğum için araya giremem ... Çok acıydı bunlar. Canımdan çok sevdiğim annemin yüzüne, vücuduna inen darbeler sanki bana geliyordu. O dayak yedikten sonra ona sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlardım. Ertesi gün işe giderken de yüzüne makyajını yapar, yaralarını kapatır giderdi.
Ablam desen, babam beni çok dövmediğinden ve çok şımarttığından bana düşman bir şekilde büyüdü. Hala da öyle. Beni çok sevemiyor. Onu da anlıyorum. O da ağır darbeler aldı. Çok net hatırlasamda, ablamın sırtında sandalye kırmışlığı bile vardır. Ben, annem ve ablam asla babamın bu tutumunu dışarı yansıtmadık. Onu hep "şeker adam" olarak tanıdılar. Annem böyle yetiştirdi bizi, bir tek ben lisede ergenliğin verdiği güçle babama diklenebildim. Alkollüyken ona attığım Osmanlı tokatından sonra evde bir daha asla dayak olmadı. Daha az sarhoş gelmeye başladı. 3 kere kalp krizi geçirdi ama ölmedi. Ölsün diye çok dua ettim. Annemi aldattı, bana ve herkese yalanlar söyledi. Pazar günleri onun at yarışından gelip beni hayvanat bahçesine götürmesini çok bekledim ama hep gece geldi, bütün bir aylık maaşını kumar oynayarak kaybetti.
İstediğim bölümü ve üniversiteyi kazanamam, canım sıkıldığında dolabı açıp yemek yemem, erkek arkadaşlarımdan hep şefkat beklemem ve yanlış hatalar yapmam, evlilikten korkmam, ablamın beni sevmemesi, kalkan her elin yüzüme inenmesinden korkmam gibi yaşadığım tüm olumsuzlukların sebebi sensin. Ne zaman ki sana dik başlılık yaptım işte o zaman altıma kaçırmadım. Şimdi sen yoksun hayatımızda ve ben su içip yatabiliyorum! Bu ne süper bir özgürlüktür yaşamayan bilemez.
Baba demeyeli uzun zaman oldu. Ben tam 6 yıldır yüzünü görmüyorum, kaç sene önce sesini duydum ama hep aynı berbat cümleler. Baba demeyi özlememde bile sen suçlusun. Ben orta okuldayken, alt komşu bana asılmıştı telefon numaramı bulup bana asılmıştı ve sana söylediğimde " arar durur sonra sıkılır" demiştin. Sen godoş olduğunu da o gün anlamıştım. Ve emin ol ismini söylemekten bile tiksinip, baba demeyi özlediğim için yazdım bu yazımı ...
Öldüğün gün, vicdanım biraz olsun rahatlayacak. Ve sanırım az kaldı.