Mayıs ve Haziran ayının cenabet olduğunu söylemek istiyorum. Ama söyleyemem üç aylardayız. Valla ağzım yüzüm yamulur.
Bu iki ay içinde, işe girmem dışında tek bir olumlu gelişme olmadı. Aksine berbat, ürkünç, sinir bozan ne varsa gelip beni buldu. Rejim hikayemden bahsetmiyorum bile, bayram tatilinde dana gibi gezinirim ortalarda. Neyse anlatmaya başlasam iyi olacak.
Çok yakın bir kız arkadaşım şuan alışkın olmadığım ve kendimce onay vermediğim bir ilişki yaşıyor. İkisiyle de şahsi problemim yok. Kendi hayatları, özgür kararları. Fakat ben yine lanet olası anaç yapımla yaklaşıp, "ailen bu ilişkiye onay vermezse ileride üzülebilirsin" diyerek konuya girdim. Tabi şuan gözü aşktan kapanmış olan arkadaşım benden soğudu. 1-2 hafta görüşmedik. Yoğunluğumuzu öne sürdük ikimizde... Sonra bana cumartesi gecesi bir mesaj geldi. "Ben sizde kalacağım diye izin aldım evden ama o'nda kalacağım. Annem ararsa beni idare eder misin, haberleşelim." tarzında bir şeydi. Sessiz kalmayı tercih ettim çünkü benimle görüşmek yerine, sevgilisinde kalmayı tercih etmişti. Hemde ailesine benimle olacağını söyleyerek.
Aradan bir hafta geçti ve gece dışarı çıkacağımızı öğrenip, bende geleceğim dedi. Güzel hızlı bir adımdı, soğukluk gidebilirdi. Ama öyle olmadı.
Yanımıza geldi, elinde poşet. Poşetin içinde topuklu ayakkabıları. Eve söylemeden yapılan planlarda genelde böyle olur. Tamamdı her şey. Daha sonra köpeğe yemek vermeye gittik. Orada da samimi bir konuşma ortamı olmadı. Bizimle bir şey paylaşmadı. Neler yapıyorsun dediğimizde sadece "iş,güç" dedi. Konuşma sırasında telefonuna uzun bir mesaj geldi, yüzü düştü. Gördüm ama üstelemek istemedim. Tahmin ettim sevgilisinden geldiğini. Zaman konuşmadan geçti, artık gideceğimiz yere doğru hareket edecektik ki, Kara'ya "geçerken beni de eve bırakır mısın?" dedi. Şaşırdık "naassı yanii" dedik. "Ben öyle sizi görmeye geldim, görüşemiyorduk." dedi. Tutamadım kendimi, "köpeğe yemek vermeye topuklu ayakkabılarını bu yüzden mi getirdin dedim?" Neler dedi o an hatırlıyorum. Kırılmış ve kızmıştım. Hala sevgilisinden gelen mesajla alakalı olduğunu itiraf etmiyordu. Dayanamadım onu da söyledim. "Az önce gelen mesaj sevgilindendi değil mi? İzin vermiyor, sende eve dönüyorsun." dedim. Ses tonu değişti ama yine de evet diyemedi. Israrla bizi görmeye geldiğini tekrarladı. O dakikadan sonra konuşmadım. Biz onunla kaç yıldır arkadaşız, kirlimizi, pisliğimizi, kusmuğumuzu, kalbimizi, derdimizi her şeyimizi anlatırız. Onay vermesek bile destek oluruz. Fakat o bu adamı korumak adına, bunu bile itiraf edemedi. Hayır dedi inatla. "Ben sizinle vakit geçirmek istiyordum fakat tartıştık - ya da izin vermedi. Ben onu seviyorum, beni anlayın gelemem." diyebilirdi. Demedi.
1,5 aydır falan konuşmuyoruz. Bana mesaj attı bir kere "börek var çay var, gel ye" diye. Bu bile kırıcıydı bence. Ama bir adımdı. "Görüşüp konuşacaksak, dışarıda yapalım bunu." dedim. "Bunu bir özür mesajı olarak algılama, ben hatalı değilim. Sen saygısız birisin. Başkalarının hayatına saygı duymuyorsun ama saygı bekliyorsun. Hep sen kırılıp, üzülüyorsun sanki." dedi. Oysa, açıklamasını yalana başvurmadan yapsaydı zaten beklediği saygıyı görecekti. Orada bizi salak yerine koyup, elimde topuklu ayakkabı poşetiyle köpek doyurmaya geldim demeseydi iyi olacaktı.
O koç burcu ben ise aslan. İkimizde "dediğim dedik, çaldığım düdük". Aradan zaman geçtikçe daha da kopuyor ve öfkeleniyorum. Daha önce de beni erkek arkadaş uğruna, gecenin yarısı sokakta bırakıp gitmişti. Üzülüp, korkup ağladığım olmuştu ama şimdi görüyorum ki, yılın malı ödülünün 2012 sahibesi ben olacağım. Keşke böyle olmasaydı ya da ben bu kadar arkadaşlarıma değer verip bağlanmasaydım. Diğer sikko arkadaşlar gibi tekme atıp, günümü gün etseydim. Ama ben asla öyle olamayacağım.
Sonrasında, ailevi bir problem ortaya çıktı. Ablam kötü haberi bir cuma sabahı paylaştı benimle. Evden çıkıp, işe geldiğim yol boyunca telefonda konuştuk. Ofise nasıl girdim, o günü ne gibi hatalarla kapattım sayamıyorum bile. Bu problemi anlatamasam da, benim için büyük önem taşıdığını ve psikolojimi sarstığını söyleyebilirim. Uykusuz geceler geçirdim, alkol alma isteğim arttı, insanlara olan tahammülümü yitirdim.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Kara ile de bütün iplerimi kopardım. Satıcılığına, beni zor durumda bırakmasına artık katlanamadım. Yapılan bir şaka bile batmaya başladı. Gece dışarı çıkmıyorum diye tripler atıldı. Çalıştığım bir türlü kabul görmedi. Alkol alıp, sabahın köründe eve gelmem beklendi ve cebimde para olmadığı hesaba katılmadı. Allah biliyor beni asla bu konularda eksik etmedi ama gururlu bir aslan kızı olarak artık incinmeye başladım. Kendi paramla plana dahil olmak istedim, bunu da anlatamadım. Ablamlara canım sıkkın, eğlenemiyorum dedim yine olmadı ve ipler koptu. Hakkım vardı, helal ettim. Sende helal et dedim, etmedi. Sessiz kalmayı seçti. Dün arkadaş grubu olarak bir araya geldik fakat hala ben suçluymuşum gibi surat çevirdi. Gitmem hataydı zaten. Her yerden silmişim, ağlamışım, üzülmüşüm daha ne diye aynı ortama giriyorum ki? Gerek yoktu. Ve devamına da gerek yok. Benim canım yanarken, yanımda olmayanlara teşekkür ediyorum. Herkes gezsin tozsun yesin içsin ve de sıçsın. Çünkü bende sizin zor zamanınızda, size öyle yapmıştım! değil mi?
Allah hak etmeyen kimseye bunları yaşatmasın. Hayatımdaki negatiflikler bir an önce gitsin ve her şey yoluna girsin. En boktan anımda, yanımda olmasını istediğim kişiler sırtını döndü. Biri ortam merakına, biri aşk peşine. Allah hepinizin yolunuzu açık etsin. Benimkini de açsın :)
https://twitter.com/lazanyam
http://www.formspring.me/lazanya