İzleyiciler

31 Temmuz 2012 Salı

birine çok inanırsan gider

Dur bi bunu aç önce: http://fizy.com/#s/3wklw2

Asla çok sevme. Boynunun kokusunu alma. Bilme teninin kokusunu. O gidince, unutamazsın. Yaranın kabuğu soyulur, her kokusu burnuna geldiğinde. Alışamazsın.

Asla onsuz olamayacakmışsın gibi hissettirme. Korkar gider o zaman. Korkması için, bahane verme eline. Sen gitsen de, dünyalar benim de. Alışsın sevilmemeye.

Şımarma sakın seni sevdi diye. Göt gibi bırakıp gidebilir durduk yere. Bok atar üzerine. Bir de haklı çıkar, tüm bunlar yetmezmiş gibi.

Seni kıskanmıyorsa, kıskandırmaya çalışma onu. Belli ki biraz geniş, belli ki biraz rahat takılıyor. Bunaltma.

Gidecek gibiyse sakın ağlama. Elini kolunu tutma, gitsin. Sevilmediği fakat sevdiği birine gitsin. Sana çektirdiği acıları, bir başkası ona çektirsin. Yastığı gözyaşları ile ıslansın. Diğer yüzünü çevirip oraya ağlasın. Anlasın. Hatırlasın geçmişini ve sana geçirdiklerini. Ve bunun karşısında ödediği bedeli.

Asla çok güvenme. Onun lafları ile hayal kurma. Asla diyorum bak asla. Öyle bir anda gider ki, ne olduğunu anlayamazsın. Ağlayamazsın bile. Yazamazsın. "Çok güzel gidiyor, rüya gibi" dediğin kişilere, onun gittiğini söyleyemezsin bile. Susarsın sadece. Sanki bütün o süslü cümleleri kurmamış gibi, ardına bakmadan gider işte. Şaşırma, en iyi yaptığı şeyi yapıyor şuan. Gidiyor.

Gelmek istese bile, o güzel yüreğini onarmaya gücü asla olmayacak. Olsaydı gitmezdi işte, gitmezdi durduk yere.

Suçluluk duymuyorsan, vicdanın da rahatsa ağlama sakın ardından. Alkol alma, sigaralarını arttırma. Yokluğu ile sevişme. O yoksa ona ait hiçbir şeyi yüreğine koyma. Bitti kelimesini çıkarma aklından. Al cebine, götür gittiğin her yere. Gün gelecek o çok imrendiğin ilişki yanı başında bitecek. Şaşıracaksın. Belki doğum günü hediyen olacak, belki de rüyadan uyanmak için "ısır beni, çimdik at" diyeceksin. Az kaldı sabret sadece.

Ve en önemlisi kimsenin seni üzmesine izin verme, vermediğin gibi de kimseyi üzme.
Doğru kişi karşına çıkmadan kendini tüketme ve kimseyi sevme.




24 Temmuz 2012 Salı

Üç kızın macerasına az kaldı, geri sayım başlasın.


Sene 2009du. En son eski sevgilimle tatile gitmiştim. Başlar güzeldi, sona doğru boka sarma deyimini kullanabileceğimiz zamanlar olmaya başlamıştı. Tatilde, yolculukta bi de bir yerde tanırsın derler ya. Doğruymuş canlar. Tanıyorsun, o çok değer verdiğini. Tatil sonunda, ciddi giden bu ilişkiyi devam ettiremeyeceğimi anlayıp ayrılmıştım.

Yine aynı yere, bu kez üç kız arkadaş gidiyoruz. Biri her zaman duyduğunuz Nana. Hani şu, ayakkabılarını poşete koyup getiren :) Diğeri de onun iş yerinden arkadaşı Zeze. Taktığım isme bak ya! Neyse konuya odaklandım ya, bununla ilgilenemeyeceğim şimdi. Bir ara girip değiştiririm :)



Umarım tatil güzel geçer, arkadaşlarımla küs dönmek istemem. Benim ya da onların bir başkası tarafında da moralinin bozulmasını istemem. Bu nedenle telefonları uçak moduna alıp, sadece fotoğraf makinesi işlevi görmesini önereceğim. Tabi benim iş ile alakalı mail trafiğim olabilir her an!

Doğum günümde tatile denk geliyor :) Beklenti içine girmiyorum çünkü ne zaman o şeyin içine girsem, omuzlarım öne düşmüş şekilde çıkıyorum. Bu nedenle kendimi güneşe, kumsala, denize ve havuza bırakacağım. Kulaklığımdan hep şarkının sesi gelecek: http://fizy.com/#s/16qck3 İlk defa dinlenmiş olarak, bir mevsime giriş yapacağım. Ve huzurlu, yeni işime daha zinde gireceğim. Dayanamadım, yazımı yazarken bile açtım huzur şarkımı.

Gel gelelim süper haberim vardı ama yine erteledim. Tatile gitmeden yazabilitem yüksek. :)







Bi de umarım bu hale gelmeyiz tatilde ahahahhaa yıkıldım bu fotoğrafı görünce. afsdafsdafsds bunlar nasıl bu hale geldiler ya


7 Temmuz 2012 Cumartesi

Sikkoları yazar rahatlardım

Kendime bile sorar oldum bunu artık. Nerelerdeyim?

O kadar çok yazmak istediğim şey var ki, karman çorman bir yazı çıkacak ortaya diye korkuyorum.
Artık rahat yazamıyorum. Okuyan herkes üzerine alınacak diye, huzursuz oluyorum. Bu da parmaklarımı klavyeden uzaklaştırıyor. Oysa eskiden ne güzeldi, gelip blogta sikko giden her şeyi paylaşır, rahatlardım.

Kısaca neden yokum kısmından bahsedeyim, işe gidiyorum sabah. Enerjim üst seviyede oluyor, neşeli kıpır kıpır. Sonra ters bir şey oluyor ve yerle bir oluyorum. Dokunsanız ağlarım o derece. Zaten çabuk kırılan bir yapım var :/ Bu da benim için kötü oluyor. Demoralize oluyorum. Keşke umursamaz olsaydım fakat o zaman işime bu kadar özen gösterebilir miydim bilmiyorum. Hiç değilse, kırılıp gücenmezdim bu kadar...
Tam o gün kötü çıkıyorum işten diyelim, ertesi sabah her şey süper oluyor. Eksilerde gezen enerjim birden tavan yapıyor. Mutlu olur olmaz arkadaşlarımla plan yapıyorum ve günün yorgunluğunu unutup onlarla görüşüyorum. Size 1-2 yazı önce anlattığım Nana ile barıştık. Şuan için maşallah diyelim ve dostluğumuza kaldığımız yerden devam edelim... Şu yaştan sonra arkadaş kazığı yiyip onu sindirecek dermanım yok.

Tatlişko iş arkadaşımda istifa etti geçen hafta, hayırlısı olur umarım onun için. Güzel yerlere gelir, bende ona hayırlı olsuna gidip çiçek alırım :) Eğleniyorduk iyi anlaşıyorduk ama iş hayatı işte. Büyüdükçe anlıyor insan bunu...

Sağlığıma gelince, tosun gibiyim maşallah. Yediklerime dikkat etmekle beraber, sadece sıkılaşıyorum sanırım erimişliğim yok henüz. Aşk hayatından hiç bahsetmesem daha iyi, keyfiniz kaçmasın. Sanırım artık sevgili olaylarını geçtim ben. İşimi düzgün yapıp, sonunu evlilik olarak görebileceğim bir ilişki istiyorum. Bu nedenle cacık benim işler... Ya da şuan resmiyette biri yok diye böyle konuşuyorumdur. Gerçi, değmeyecek biri için kendimi üzmek, fedakarlık yapmak istemiyorum. Başkası uğraşsın benim için, ben iyi bir sevgiliyim. Lanet şekilde anaç ruhluyum ama iyiyim lan ben. O beni bulsun, o bana söylesin, ilk o beni sevsin, gitmesin, kanıtlasın yani. Çünkü hayatımda artık buna gücüm yok. Bir şeyler hazır olsun. Kurulu gelsin.

Çok bezmiş bezmiş konuştum değil mi? Gitme vakti...


Bak gün içinde, genelde buradayım ben: https://twitter.com/lazanyam